Oscar Wilde - Dorian Gray'in Portresi

"İyi görünüşe aldanırız." - Horatius
   1890 yılında basılan Dorian Gray'in Portresi yayımlandığı dönemde büyük tepkilerle karşılaşmış ve tartışmalara neden olmuş. Oscar Wilde gördüğü bu tepkilerden dolayı 1891'de sansürlü versiyonu yayımlamak zorunda kalmış. Ayrıca bu roman yazarın tek romanı olma özelliğini de taşıyor. Çoğunlukla tiyatro oyunları ve kısa öyküler yayımlamıştır ama buna rağmen bu tek romanı ile ismini zihinlere kazımayı başarmıştır. Yazar romanın üç ana karakteri için şunları söylemiştir: " Basil Halward, ben olduğumu sandığım kişidir ; Lord Henry dünyanın ben sandığı kişidir; Dorian ise benim olmak istediğim kişidir, belki başka bir çağda..."
    Kitapta her insanın içinde bir yerlerde biraz da olsa kötülük barındırdığını, bunun ortaya çıkıp çıkmamasının tetikleyici birtakım unsurlara bağlı olduğunu, toplumun bireylere dayattıklarının insanları nasıl etkileyebileceğini görüyoruz. Yazar toplum, aşk, din, sanat gibi birçok konu hakkındaki düşüncelerini karakterlerimizden biri olan Henry vasıtasıyla bizlere sunuyor. Henry'nin kullandığı üslup o kadar iyi tasarlanmış ki söylediklerine katılmasanız dahi içten içe kendinizi sorgulamaya başlıyorsunuz. Henry'nin söylediklerinden etkilenen Dorian hayatta en mühim şeyin güzellik ve gençlik olduğunu düşünmeye başlar. Dilediği şey ile ruhunu satmıştır ve sadece güzel olmaya, yaşlanmamaya bel bağlayıp, ruhunu kötü düşüncelerle beslemiştir.


Kitaptan bazı alıntılar:
- Ne hazin! Ben yaşlanıp çirkin ve iğrenç bir şey olacağım Oysa bu portre hep genç kalacak. Yaşı şu haziran gününde sabitlenecek; bir gün bile yaşlanmayacak... Keşke tam tersi olabilseydi! Ben hep genç kalsaydım da şu resim yaşlansaydı. Bunun için neler vermezdim. Varımı yoğumu verirdim. Ruhumu bile satardım!
- İnsanoğlu kendini fazla ciddiye alıyor. İnsanlık tarihinde işlenen ilk günah budur. Mağara insanı gülmeyi bilseydi, tarih çok daha farklı gelişirdi.
- Kahkaha, dostluk için kesinlikle kötü bir başlangıç sayılmaz ama dostlukları bitirmek için en iyi yoldur.
- Aslında vicdan ile korku aynı şeydir, Basil. Vicdan için bir şirketin herkes tarafından bilinen piyasadaki adı diyebilirsin, hepsi bu.
-Hepimiz kendimizden korktuğumuz için başkalarına iyi ve güzel şeyleri yakıştırmayı severiz. İyimserliğin temeli düpedüz korkudur. Bize yararı dokunabilecek erdemleri komşumuzda görebildiğimiz için kendimizi yüce gönüllü addederiz. Hesabımızdan daha çok para çekebilmek için bankacıya övgüler yağdırırız, elini cebimize atmaması için yol kesip eşkiyalık yapan hayduta iyi vasıflar bulup yakıştırırız.
- Günümüzde insanlar nedense her şeyin fiyatını biliyorlar ama hiçbir şeyin değerini bilmiyorlar..