Bakabiliyorsan; Gör
Görebiliyorsan; Gözle
"Kayaların yapısını incelemek için başka bir gezegene araçlar gönderebilecek kapasitede olan bu şizofren insanlık, milyonlarca insanın açlık nedeniyle ölmesinden fütursuzca bahsedebiliyor." demiş Portekizli yazar Jose Saramago 1998 yılında aldığı Nobel Edebiyat Ödülü'nden sonra. Yazdığı bu kitap da tıpkı kurduğu bu cümle gibi hepimizin bakabilen ama görmekten aciz varlıklar olduğunu vurguluyor.Körlüğü bir metafor olarak kullanarak oldukça sağlam bir sistem eleştirisi yapıyor aslında. İnsanların hayatlarını devam ettirebilmek adına ne derecede hayvani bir düzene adapte olabileceklerini gösteriyor. "Gereği kadar duyguya sahip olmadığımızı söylüyorum, Belki de yeteri kadar duyguya sahibiz ama onları ifade edecek kelimeleri kullanmıyoruz, Sonuçta da duygularımı yitiriyoruz." (s. 294) Duygularımızı sevdiklerimize ifade edecek kelimeleri kullanmamak kör olmak değil midir zaten. Kimi zaman düşündüren, kimi zaman gülümseten, kimi zamansa mide bulandıran ve utandıran bir yapısı var.
İlk kez bu yazarın bir kitabını okuyorsanız şayet size tuhaf gelebilecek şeyler var. Birincisi yazar karakterlerine bir isim koymuyor. Direk olarak doktor,doktorun karısı,koyu renk gözlüklü genç kız, şaşı çocuk, gözü siyah bantlı yaşlı adam gibi. Bir diğeriyse kullandığı kendine özgü noktalama işaretleri. Normalde görmeye alışık olduğumuz konuşma çizgileri yerine Saramago virgüllere yer veriyor. İlk başlarda kimin ne söylediğini anlamak biraz zorlasa da bir süre sonra alışılıyor.
Kitaptan bazı alıntılar:
" Ölülerin yanından onları görmeden geçip gitmek, çok eskiden beri insanlığın alışkanlığıdır, dedi doktorun karısı."
" Hiçbir mutluluk sonsuza kadar sürmediği gibi, mutsuzluk da geçicidir."
" Papaz giysisi giymekle papaz olunmadığı gibi, eline asa almakla da kral olunmaz."