Önyargı ve ayrımcılık; yaş, cinsiyet, ulus, din, dil gibi bazı farklılıklardan kaynaklanır. Önyargı ve ayrımcılığın merkezinde tam olarak ne olduğu bilinmemekle birlikte, akademisyenler, insanların doğuştan önyargılı olarak doğmadıkları ve bu öğrenilen davranışın ailede şekillenmeye başlayıp sonrasında öğretmenler, yaşıtlar ve medya yardımıyla son halini aldığı konusunda hemfikirler. Önyargı tamamen ortadan kaldırılamayacağı için en iyi ihtimalle etkisini azaltmak eğitimle ilgili bazı değişikliklerle mümkün olabilir.
1968 yılının Nisan ayında, Jane Elliott, küçük kırsal bir bölgede 3. sınıf öğretmeni olarak çalışıyordu. Tam da o zaman, o ve öğrencileri, Martin Luther King Jr.'ı "Ayın Kahramanı" olarak seçtiler. 4 Nisan 1968 günü Martin Luther King Jr. suikaste uğradı. Ertesi gün öğrenciler birinin onu hangi gerekçeyle öldürebileceği konusunda şaşırmışlardı. Çünkü onlara göre Martin Luther King Jr. bir kahraman olarak etiketlenmeliydi. Elliott bu noktada, ayrımcılığın tam olarak nasıl bir şey olduğunu ve insanlara ne denli zarar verebileceğini öğretmeye karar verdi. İki gün sürecek bir deney düzenleyecekti. Bu deneyde sınıf mavi gözlüler ve kahverengi gözlüler olmak üzere iki gruba ayrılacaktı. Deneyin ilk günü Elliott öğrencilerine sınıftaki bazı işleyişlerin değişeceğinden bahsetti. Sınıfı ikiye ayırdıktan sonra mavi gözlü çocukların diğerlerine nazaran daha akıllı, daha temiz olduklarını söyledi. Onlara bazı öncelikler tanıdı ve kahverengi gözlü çocuklara ise yakalık giydirip yaptıkları her şeyi eleştirdi. İkinci gün ise rolleri değiştirdi. Bu kez kahverengi gözlü çocuklar özel muamele gösterdi ve mavi gözlü çocuklar daha aşağıda tuttu. Elliott bu deneyin çocukların ayrımcılığı daha iyi anlamasına yardımcı olacağını umuyordu fakat bu deneyin ne denli güçlü bir etki göstereceğinin farkında değildi. Baskın gruptaki çocuklar başlangıçta sevimli ve anlayışlıyken bir anda çirkin davranışlar sergilemeye ve üstünlük duygusundan haz almaya başladılar. Alt seviyedeymişçesine davranılan çocukların derslerdeki başarıları düştü. Jane bu durumu şöyle açıkladı :"Sadece 15 dakikalık bir zaman diliminde harika, düşünceli, iş birliği içinde olan çocukların nasıl çirkin, ahlaksız ve ayrımcı çocuklara dönüştüğünü izledim." Elliott bu deneyi her yıl uygulamaya devam etti. Eski öğrencilerinin söylediklerine göre, ayrımcılığın size nasıl hissettirdiğini bir kez tecrübe ettiğinizde diğer insanlara bu şekilde yaklaşmamayı öğreniyorsunuz.
20 yıldan biraz daha fazla süre önce, "Oprah Winfrey Şov" Jane Elliott'un bu ırkçı deneyini kullanmaya izleyicileri üzerinde denemeye karar verdi. Ozamanlar bir polisin,Rodney King'i dövmeye çalışmasından dolayı ırkçılık konusundaki tansiyon oldukça yüksekti. İzleyiciler tıpkı Jane'in deneyinde olduğu gibi iki gruba ayrıldı ve kahverengi gözlü grup baskın taraftı. Elliott hiçbir şeyden haberi olmayan bu izleyici kitlesiyle konuştu. Onlara 20 yıldan fazla süredir eğitim verdiğini ve gözlemlerine dayanarak kahverengi gözlü bireylerin daha başarılı olduklarını söyledi. Bu noktada mavi gözlü bireyler kendilerini ayrımcılığa uğramış hissettiler ve bu durumu onaylamadıklarını dile getirdiler. İzleyiciler kendi aralarında kavgaya tutuştular, hatta bazı örneklerle bu ayrımcılığın ne denli saçma olduklarını öne sürdüler. Sonunda bireyler bir deneyin parçası olduklarını anladılar ve Elliot bu anda şunu söyledi:" Tanrı bir yarış yarattı: insan yarışı. Ve insanlar ırkçılığı yarattı." Yakın zamanlarda bu deney ile ilgili Jane'e soru sorulduğunda, "göz ve deri rengi melanin adı verilen hormona bağlı ve insanlar bunun ne kadar salgılanacağının kontrolünü elinde tutmuyor. Bu nedenle insanları renklerine göre ayırmanın hiçbir anlamı yok." diyor. Deneyden sonra deneyin ne denli güçlü bir etkisi olduğunu fark ediyor ve ekliyor:" Bana 8 yaşında bir çocuk verin. Bir de bu deneyi yapmam için izin. Bu çocuğun bütün hayatını değiştirecek."
Bu konuyla ilgili yapılmış olan filmi izlemek isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
Kaynak ve İleri Okuma : https://sites.psu.edu/aspsy/2015/10/11/blue-or-brown-a-classroom-divided/